ALAEDDİN
Ötedenberi önüme gelene söylerim. Para verin ve karşılığında köyünüzün tarihinri yazalım diye. Ablamın damadı Halil'e de söylerdim Alaeddin'i yazayım ,siz masrafları karşılayın diye. Sonunda olumlu cevap geldi ve başladık. Hayırlısı olsun. 29.03.2004, Pazartesi.
Hayırlı olsun.
Alaeddin adını eskidenberi beri bilirim. Aynı ovanın biz kuzeyinde onlar ise güneyinde bulunuyor. Üs telik onların ismi, bana kalırsba bizim Yatağan'dan çok daha tarihi. Hatta Alaeddin Keykubad'ın hatırasını da yansıtması sebebiyle daha da etkili ve önemli gibi. Ama Yatağan'ı da yabana atmamak gerek.
Alaeddin'e sonraki yıllarda, tabii ki 50-60 yıl önce gittim. Belli belirsiz hatıralar var. Bu arada Acıpayam ortaokulundan arkadaşlarım var. Sonrasında bildiklerim daha açık ve net. Ama Alaeddin'i incelemek için vaktim yoktu; şimdilerde iki sebeple inceleyeğim.
a. Vaktiyle söylemiş olmaklığım,
b. Her türlü masraflarımın karşılanacak olması.
Bakalım, böylece 29 Mart 2004 günü öğleden sonra 13.53 de bu satırları yazıyorum. Hayırlı olsun.
I. Yeri,adı,fiziki şartları:
II. Alaeddin'in Eski Zamanları
III. Alaeddin'in Bilinen Zamanlarındaki hayatı
A. Üretim
B. Siyaset
C. Eğlence
D. Diğerleri
IV. Aleeddin'deki kültür varlığa
A. Ev deki Maddî kültür
B. Üretim
C. .Eğlence
D. Diğer
V. Ekler,unutulanlar.
I.. Yeri ve adı
A. Adı:
Alaeddin, "dinin yücesi, âlası, yükseği " anlamında bir ünvan olup, en çok Türkiye Selçuklu Sultanlarından Alaeddin Keykubad'ın adı sebebiyle bilinir. Oysa Harezmşahlardan da Alaeddin ünvanlı hükümdarlar çoktur.
Alaeddin, kimi zaman "Alaâddin"= Alaüd-din= Ala-ed-din olarak yazıldığı gibi, şimlilerde artık yaygın olarak Alaattin=Alaettin diye de(mesela Ali Vehbi'nin Acıpayam adlı kitabında, s. 332) yazılmaktadır. İçişleri Bakanlığı'nın Köylerimiz kitabında Alâddinköy (1968 Baskısı, s.32 ) diye geçiyor. 1 Kasım 1985 deki durumu yansıtan İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye Mülkî İdare Bölümleri , (Ankara 1986, s. 255 ) adlı kitabına göre Alâattin Denizli'nin Acıpayam ilçesi, merkez bucağına bağlı bir belediyedir. Mahalle sayısı da bir dir.
Tam olarak Alaeddin olarak yazılması gereken ada, farklı zamanlarda kısmen farklı imlalarda da rastlanmaktadır. Ancak , buz de bundan sonra, Alaeddin'in resmî adı olan Alâattin şeklini kullanacağız.
Adına en erken zamanlarda, XV yy sonlarında Alaüddin ( ) biçiminde rastlanır. Arap alfabesiyle bu türden yazılışı, XX yüzyıl başlarına kadar ( Aydın Vilayeti Salnamesi) devam etmiştir. Ama kimi zaman Aliyeddin ( Usul-i Coğrafya-ı Kebîr) gibi şekilleri de nadir olarak rastlanmaktadıar.
Alaeddin, doğrudan bir kişi=şahıs ismi olduğundan , bu adı taşıyan kişiye bağlı bir adlandırma olmalıdır. Ancak hemen belirtelim ki Alaeddin adı, genellikle Osmanlı öncesi hatıralara bağlıdır. Türk şehirlerindeki Alaeddin camileri, Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmasa bile Osmanlılardan önceki bir zamanda inşa edilmiş yapılar idiler. Bu sebeple Alaeddin köyünün adından dolayı, burasının Osmanlı öncesinde, yani XV.yüzyıl öncesinde kurulduğunu kesinlikle söylüyoruz.
Alaeddin, bu adı taşıyan bir boy beyinin yerleştiği bir yerdir. Ali Vehbi XX.yüzyıl başlarında bu durumu şöyle anlatıyor (Acıpayam, s. 332):
"Bu köy halen Oğuz'da yatan ve Oğuz Baba boyundan bu topraklara yerleşmiş olan obanın önderliğini yapan ve Taşkın Dede lakabile yad edilen Alaettin-Han'ın adını taşımaktadır. Bu zat, köyün batısındaki Kuz deresi'nin kuzey yamacı eteğinde medfundur. Senenin ilk bahar ve son bahar mevsimlerinde mahyeler tertip ederek kabrine ziyaretler yapılmak suretiyle ecdadlarının anılması ve zihinlerde yerleşen ananevi duyguların nisbetinde Alaettin Han'ın yâd edilmesi ve tarihi öneminin belirtilmesi eski bir gelenek ve görenek halindedir"
Alaeddin, idari yönden günümüzde Denizli Vilayeti(ili) ,Acıpayam kaza=ilçesine bağlı bir yerleşmedir. XX.yüzyılda Acıpayam adını alan "Kaza"=ilçe ise, eskiden farklı isimler taşıyordu. "Acıpayam "adından hemen önce kazanın adı Garbi Karağaç idi. Çünkü vaktiyle bağlı olduğu Hamid=Isparta Sancağı'nda bir başka Karaağaç olduğundan, daha doğuda olana Şarkî, batıda olana da Garbi Karağaç denmiş idi.
Garbî Karağaç'ın esası ise Karaağaç olup, Türk yer adı verme gerçeğinin bir sonucudur. Bu ovaya 1333 senesinde, İbn Battuta'nın geçmesinden beri Karaağaç dendiği kesinlikle bilinmektedir. Çünkü İbn Battuta bu adın anlamını arapçaya Siyah orman olarak çevirmiştir. Ancak daha bu yıllarda öteki Karaağaç veya Karaağaçlarla karışmaması için farklı bir ikinci adı da olmuştur. En eski adlarından birisi Asi Karağaç'dır ; XV-XVI yüzyıllardaki resmî adı Karaağaç-ı Gölhisar, yani Gölhisar Karaağacıdır.
Alaeddin i en eski tarihlerde bu kaza adına bağlı olarak görüyoruz.
Bağlı olduğu sancağa gelince, uzun bir süre , Anadolu Beylerbeyliğinin Hamid Sancağı'na bağlı olmuştur. Karaağaç kazası , bu Sancağın temel kazalarından birisi olmuştur. Çünkü tahrir=sayım=yazımlarda defterlerde ilk olarak burası geçmektedir. XIX. yüzyıl ortalarında bir ara Burdur Sancağı teşekkül edince Burdur'a bağlanmıştır. Hamid ve Burdur Sancakları, XIX.yüzyılın ortalarından itibaren, Konya Eyalet=Vilayetine bağlı sayılmıştır. Nihayet 1884 senesinde kaza ile birlikte Alaeddin de , merkezi İzmir olan Aydın Vilayeti'nin Denizli Sancağına geçecektir. Denizli, 1924 sonrasında "Vilayet" ve Garbi Karaağaç kaza adı da, 1928 den sonra Acıpayam adını alacaktır.
Alaeddin adı, arşivlerde XV. yani 1400 lü yıllardan itibaren bilinmekle birlikte, basılı eserlerde şimdilik ilk defa 1870 li yıllarda görüyoruz. Süleyman Şevket'in Hulasa -i Coğrafya'sında (II,cild, İstanbul 1287=1870) ve muhtemelen bundan naklen Ahmed Hamdi Efendi'nin Usul-i Coğrafya-yı Kebîr'inde (İstanbul 1292=1875) geçiyor. Bu son kitapta verilen bilgi şöyledir(.s.609):
" Karaağac-ı Gölhisar-ı Hamid kazasının şamil olduğu 47 kurası ve 10.200 nüfusu havi ve re'si kazası olan Birinci Kaysar nam karye Burdur kasabasının taraf-ı garbisinde ve 18 saat baidinde vaki 1100 nüfusu camidir ve bu kazanın kurayı meşhuresinden olan *Kızılhisar* ve *Aşağı Karaçay* ve *Yukarı Karaçay* ve *Alaeddin* ve *Alaçin* ve *Bedirbeğ* ve *Gümüş* karyeleri " vardır.
Alaeddin, şu halde 1860 lı yıllarda Karağaç-ı Gölhisar kazasının meşhur köylerinden birisi imiş.
Alaeddin'in adı yine bu yıllardan itibaren kimi senelerde nüfusu da verilerek Konya ve Aydın Vilayeti salnamelerinde de geçecektir.
B. Yeri:
Alaeddin, günümüzde Acıpayam kazasına bağlıdır. Kimi zaman Acıpayam ovası da denilen Karaağaç ovasında, onun güney tarafında ve kuzeye bakan yüzüne yakın bir düzlükte kurulmuştur. Gerisinde(güneyinde ) Yören=Kızılhisar dağı vardır. Bu dağ üzerindeki yaylalar bu köye aittir. 1313/1895 Aydın Vilayeti Salnamesi, Alaeddin ormanlarından da söz etmekte idi. Bu dağlık alandaki bir geçitten , Tavas yöresine aşılıabilir . Bu geçit, XVI.yüzyıl başlarında Tona diye yazılan Doma-Beli olarak bilinmektedir. Bu ad, XV-XVI yüzyıl kayıtlarında Tonga-Tuna olarak yazılmaktadır.
Ali Vehbi (Aykota), 1914 lerde kaleme aldığı Acıpayam kitabında , Alaeddin'i şöyle tarınmılıyor:
"Şaman yaylasından Doma-beli'ne uzanan dağın (İlkkuş tepesi) Doma bağı ve Ballık adları ile ayrılan sırtların eteğinde, iki kilometre açıkta ve Kuz deresinden çıkan ve mecrası üzerinde sekiz değirmen kurulan suyun yayıldığı yerde ve düzlükte kurulmuştur. Batı bölgesini Tavas ilçesi ile sınırlayan Doma -beli mevcud ise de Yassıhüyük, Kırca ve Oğuz köyleri ile tarlalarının çevrediği ve birbirine karışması münasebetiyle diğer cihetülerinde muayyen bir sınır tesbiti mümkün değildir.
Alaeddin, tepelerin biraz ötesinde düzlük bir alandadır. Güneyinde dağlar vardır. Doğusunda Evkara ( şimdilerde Acıpayam'ın bir mahallesi olmuştur) ve Acıpayam=Acı-badem buradadır. Kuzeyinde, Oğuz ile Kırca köyleri vardır. Daha doğrusu Kuzey-doğusunda Oğuz, kuzey- Kırca köyleri vardır. Kuzeybatısında Yassıhöyük=Yassıyük köye ve ilerde ise Kızılhisar=şimdiki Serinhisar bulunmaktadır.
Alaeddin, ekilebilir geniş arazisi ile Karaağac ovasının en çok dikkati çeken çiftçi=ziraatçı köylerinden birisi idi.
*Suları: Alaeddin'in suları boldur. XVI yüzyılda, Alaeddin suları üzerinde üzerinde altı değirmen çalışmakta idi.
1914 lerde sekiz değirmen döndürebilen su Alaeddin'e hayat vermektedir. Gerçi bu su sebeabiyle Kırca köyü ile su çekişmeleri de olmuştur (Ali Vehbi). Ancak bu su üzerinde, bilinen en eski zamanlardan beri mesela XVI.yüzyılda un değirmenleri bulunuyordu.
*Doğal Zengfinlikleri:
Alaeddin'in dağlarında krom madeni olduğunu söyleyen Ali Vehbi, şöyle yazıyor:
" Doma-beli'nden At-kuryuğunu sallamaz=Bozdağ tepelerine kadar uzanan dağlarda mevcud olan bitmez-tükenmez krom madenlerinin işletilmesi müyesser olursa ,polat gibi birer pazuya sahip olan işçilerimizin sıhhatleri korunmuş ve hem de hakiki ve daimi bir randımana dayanan hayatları sigortalanmış olur"(s.333).
*Ulaşımı:
Alaeddin, şimdilerde Denizli-Korkuteli-Antalya ana kara yolunun üzerindedir. Ancak eski yüzyıllarda, yine aynı ana istikametteki kervan yolunun ,ki ona Uluyol da derlerdi, biraz güneyine düşerdi. Karahöyük'ün yörenin idarî ve ticari merkezi olduğu dönemlerde oraya 6-8 kmlir bir toprak yol ile bağlı idi.
Acıpayam, 1870 yılından sonra Karaağaç kazasının merkezi olduktan sonra, Alaeddin'den oraya gitmek kolay oldu. Karaağaç kazası 1884 de Denizli'ye bağlandıktan sonra, Denizli-Acıpayam yolu açılmaya çalışılmış, XX yy başlarında da, ovadaki kesimi tamamlanmış idi. Alaeddin, bu yeni yolun, yakın yıllara kadar olan adı ile şose'nin 500-600 m güneyinde kalıyordu. Eski yüzyıllarda Karahöyük'ü Tavas ovasına bağlıyan yol buradan geçer, Damo belini aşarak Kızılca üzerinden Hırka ve Tavas'a giderdi.
Geçmiş yüzyıllarda ulaşım, at ve eşekle yapılır, çoğu zaman da , ayakta rahat yol alınalibel çarık olduğundan yaya gidilirdi. 1930 lu yıllardan sonra kamyonlar, 1940 lardan sonra da otobüsler(küçük de olsa) ulaşımda işe girdi. Şimdilerde de otobüs, minibas ve otomobil ile gidilip gelinmektedir.
Alaeddin, bu sebeple ulaşım bakımından oldukta rahat bir durumda idi.
* Nüfusu:; Halkı:
Alaeddin'in yerinde herhangi bir antik kalıntı görülmemiştir. Bu sebeple köyün eski yerinde Türklerden önce bir yerleşme yeri, yani bir köy olmadığı anlaşılıyor. Daha doğuda Alacain'de bu türden Türk-önce iyerleşmenin izleri açıkça belirgindir. Bu sebeple Alaeddin'in insanları doğrudan Asya içlerinden gelip buraya yerleşen Türkler olmalıdır.
Ali Vehbi , "Hava ve suyu güzel olduğundan halk vücut itibariyle zinde ve gürbüzdür" diyor. Ancak çalışmak üzere "Aydın havalisine giden ve orada karakulluk yapan işçilerin ssıhhatları bozulmaktadır" (s.333).
Alaeddin hakkındaki bilgiler, aynı zamanda burasının nüfusu ile de ilgilidir. Selçuklu döneminde, muhtemelen XIII.yüzyıl sonlarında kurulmuş olmakla birlikte, bu devre ait kesin bilgilerimiz yoktur. XIV-XV.yüzyıllara ait kayıtlara da şimdilik ulaşamadık. Ancak XVI.yüzyılın başlarından itibaren Alaeddin ile ilgili olarak bilinenler bir hayli çoktur.
XVI yüzyıla, 937 H= 1530 miladî yılına ait yayımlanmış bir arşiv defterinde bir tımar köyü olan Alaeddin'e dair şunları okuyoruz:
"Kaza-ı Karağac-ı Gölhisar...
Karye-i Alaeddin, nefer: 34
Hane:23 , m(ücerred): 6 , imam: 1, gaib: 1 , sipahi-zâde : 3
H a s ı l maa Mezrea-i Tonga(=Tuna?) ve eşcar-ı cevz der karye-i mezbur 8.990 akça"
Burada zikredilen rakamlardan , dönemle ilgili olarak şöyle nüfus tahmini yapılabilir:
23 hane+imam+3 sipahizade=27 hane x 5 er nüfus= 135 .135 +6 bekâr= 141 nüfus.
* 1530 senesinde Alaeddin'de 141 (150 kadar) nüfus vardı.
*1570 da Alaeddin köyü ve etrafındaki ekinliklerin (mesrea-i Alaeddin ve Mezrea-i Tona) vergi toplamı 16.521 akçaya yükselmişitir.
Bu para, iki timarlıya ve bir görevlmiye, Kâtip Mustafa'ya dirlik olarak bölüştürülmüşktür.
a. Ali'nin timar hissesi: 3.527 akça
b. Mehmed'in timar hissesi 8000 akça.
* Alaeddin, mea mezreai Alaeddrin ve Mezrea-i Tona ,
113 nefer, 69 hane.
Hasıl: 16.527.
Resm-i çift: 1605,
öşr-i hınta(buğday) = 8.000,
öşr-i şair(arpa) = 4.500
Öşr-i bağ 520
Öşr-i Bostan 200
Resm-i zemîn 450
Resm-i kovan 150
Deştebanî 95
Badıheva........................593
Öşr-i koz .......................179
Asiyab/Değirmen 6 kıt'a, 240
1570 deki rakamlara göre Alaeddin 69x5= 345+ 44 = 389 = 400 kadar nüfusa sahiptir.Nefere göre hesaphlandığında ise 113x3= 339
* Daha 1530 larda 27 hane olduğundan, aradan geçen elli senede nüfus bir misliden fazla artmıştır.
Alaeddin'in üretimnde en çok dikkati çeken çok miktarda Buğday ve Arpa üretimidir.
Bir fikir vermesi açısından komşu köylerin nefer,hane ve hasıllarını da özetle veriyoruz.
Nefer Hane Hâsıl
*Kırca 65 38 3.569
(Yarısı Denizli'deki Kırcababa ya vakıf)
* Oğuz 88 58 7.340
* Yassıhüyük
XVII-XVIII yüzyıllardaki bilgilerimiz, sadece Avarız hanesi sayımı ile ilgili olduğundan, köyün nüfusu hakkında dolayılı bir fikir verebilir.
XIX.yüzyılda Alaeddin'in nüfusu ile ilgili olarak daha kesin bilgilere sahibiz.
1830 lardaki nüfus sayımından Alaeddin'in nüfusu yoktur.
1844-45 yıllarındaki Temettüat sayımı sonuçları ayrıntılıdır.
*1871/1288 Konya Vilayeti Salnamesi: 147 Hane--------448 nüfus (yalnız erkek)
*1891/1307 Aydın Vilayeti Salnamesi 227 Emâkin ....1.170 nüfus
* 1914 lerde Alaeddin, Ali Vehbi (Aykota)ye göre, 300 hâne ve 1.680 nüfusludur.
*1927 sayımının neticelerini bilemiyoruz.
* 1935 Alâiddin 1.246
1940 Alâettin 1.307
1945 609 e+ 749 k = 1.439
1950 1.533
1955.: 916 E+892 K = 1.808
1960
1965 1.237e+1.278k= 2.515
1970 1422 e+ 1613k= 3.035
1975
1980: 3.085
1985 3.632
1990 1.690+ 1.687 = 3.377 .
1997: 2.709 ...(ikametgaha göre. 2.642)
2000.1.413+ 1494 = 2.907
Buna göre Alaeddin, en kalabalık zamanını 1985 lerde yaşamıştır.
Alaeddin'i daha sağlıklı yorumlamak için, Acıpayam merkezini ve Alaeddin'in dört yönündeki komşu köylerdeki durumu da kısaca verelim
Kırca, Oğuz Yassıhöyük Evkara Acıpayam
1890 41-119 19-45 102-289 29-105
1927 1.989
1935 2.234
1940 312 279 805 446 2.704
1945 416 266 768 455 3.109
1950 405 310 808 - 3.302
1960 442 474 1.292 3.835
1965 503 461 1.328 4.118
1970 4.857
1075 5.046
1980 451 465 1.726 5.755
1085 430 390 1.852 7.048
1990 8.054
1997 300 151 1.836 16.495 (?)
2000
Alaeddin köyünün, sonra Beldesinin gelişmesi , nüfus durumundan da çok açık olarak görülebiliyor.
I. Alaeddin'in Kendine gelmesi: 1923- 1955
2. Alaeddin'in çok büyük gelişmesi: 1955-1985
3. Duraklama ve Yeni gelişmeler
1985 ve sonrası. Alaeddin, arazi ve geçim imkanlarının en üst düzeyine çıktıktan sonra, hem "göç" artmış, hem de nüfus artışı durağanlaşmıştır. 1985 sayımında nüfusun kalabalık çıkması, Denizli ve öteki yörelerdeki köyltlerin nüfus sayımı sırasında köye gelmeleri ile gerçekleşmiş olmalıdır.
Meşhur Aileler: Ali Vahbi, XX. yüzyılın başlarında, 1914 lerdeki durumu şöyle anlatıyor (s.333):
* Emirler Ailesi: Eski bir sülâle olan Emlirler ailesinden 1155(= ) doğumlu Emir Hacı Ahmet Ağa, daimi şekilde mutbah kaynatarak bişirttiği imaret çorbası ile yoksulları, karibleri ,yetimleri beslemiş ve her türlü atiye ve ihsaniyle Fukara babası diye ünlenmiş bir hanedandır. Bilhassa halkı iş alanına sevk ederek köyde çiftçiliği zamanla ayarlı bir şekilde yürütmesile atalet ve tenbelliği ortadan kaldırmış, varlık ve bolluğa kavuşturmuş olmasından bu işlek zamanlar Alaettin'in saadet devresi diye anılmaktadır.
Emir oğullarından Mehmet Kahya, Küçük Halil, Gıdak Süleyman da baba ve dedelerinin yolunu tutan hayırhah insanlardır.
* Kocaahmet oğlu Hacı Mahmut ve Ali Ağa ticaret yolu ile ve Osman Onbaşı deve katarlarile yerli malları taşıyan ve köye bol bol ihtiyaç malzemesi getiren meşhur tüccar ve savranlarıdır.
* Emin Efendi, Bağ-bostan sülalesinden Şeyh Mustafa'nın torunu olup, 1280=1864 de doğmuştur. Ali Vehbi, hakkında şöyye yazıyor: " Yanık sedasıyla bilhassa şöhret alan, her köyde okunan mevlûtlere davet edilen Emin Efendi, fırsatlardan istifade ederek bu toplantılarda ' evlilik bereket, çocuk rahmettir. Evlat kokusu cennet kokusudur. Çocuklarınız size Allah'ın hediyesidir.Onun için onları haram lokma ile beslemeyin, terbiyesinde kusur etmeyin,bir iş ve meslek sahibi olmalarına dikkat edin,hayırlı evlat yetiştirmek en büşyük bahtiyarlıktır' gibi söylerle halkın hissiyatını okşıyarak çocuk okutma hevesini daima tahrik ederdi. Yüreğilde kurulan Maarif cemiyetinin bir âzası olan Emin Efendi, bu gibi öğütleri ile köylerimizde mektep yapılması yolundaki keşebbüslere müessir olmuştur" (s.333-334).
Ali Vehbi'ye göre (s.334) 1910 lardaki Konuk Odaları ve İdarecileri:
1. Kerimler Odası: Kara İsa ve oğulları Haydar ve Ramazan
2. Gıdaklar Odası:Hacı Ahmet oğlmu Mehmet Kâhya, Gıdak Hasan ve Hüseyin.
3. Hacı Abdurahmanlar Odası:Hacı Abdurahnman ve oğulları Hacı Hüseyin ve Osman.
4. Zeybekler Odası: Hacı Halil İbrahim ve oğulları Mehmet ve Hacı İsmail
5. Çıraklar Odası:Çırak Ali ve Hacı Mehmet Ali.
6. Hazinedarlar Odası: Mehmet Kahya oğulları Mehmet Ali , Musa ve Çobanın Koca Mehmet.
7. Mehmet Ağalar Odası: Koca Ahmet oğlu Ali Ağa ve oğlu Molla Mustafa
8. Hacı Mahmutlar Odası: Hacı Mhamut ve oğulları Molla Ahmet, Mustafa, Ramazan, Ömer.
9. Abdiler Odası:Osman Çavuş ve oğulları Molla Mehmet ve Mustafa.
10. Kankırlar Odası: Hacı Süleyman Ağa ve Osman Kara
***EĞİTİM:
MEKTEP: Muhtemelen XV yüzyıldan beri var. Halk karşılıyordu.
1313/1895 Aydın Vilayeti Salnamesine göre Muallim Ali Efendi'nin görevli olduğu Alaeddin mektebinde 70 talebe vardır.
Mektep sonraki senelerde de çalışmıştır.
MEDRESE :
Alaeddin'de bir "medrese"den, Ali Vehbi (Aykota), Acıpayam kitabında (Ankara 1951) şöyle söz etmektedir(s.333)." Bağ-bostan lakabıyla anılan sülâleden müderris Şeyh Mustafa 1173(=1760) da tesis ettiği medresede uzun yıllar müderrislik etmiş ve oğulları İsmail (1213=1798-99) ve Hüseyin (1148 yazılmış ise de 1248=1832 olmalı) ve torunları Emin (1280=1864), Abdurahman (1283=1867) ,Mehmet ((1287=1871) Konya ve Yatağan medresesinden icazetli birer hoca olup babalarının mesleğini takib etmişlerdir". Burada sözü edilen "medrese" temel bilgilerin verildiği bir mektep olarak da kabul edilebilir.
Eğitim:
Kimi zaman dikkate değer bilgiler vardır. 1965 sayımı sonrasında okuma yazma bilenlerin sayısı 833 olarak verilmiştir. Toplam nüfus olan 2.515 e göre bu sayı az gibi görünse de, çocuk nüfusun çokluğu sebebiyle bu sayı, % 50 kadar bir okuma yazma oranı demektir.
II.BÖLÜM GEÇİM= EKONOMİK HAYAT
Ali Vehbi Aykota, XX.yüzyıl başlarında Alaeddin'de halkın başlıca geçiminin ziraat ile yani topraktan olduğunu belirtir.(s.333) "Köy halkı umumiyetle çiftçilik ve işçilikle iştigal etmekte, yayla ve meralarının müsaadesi nisbetinde sığır, kısrak ,keçi ve koyun yetiştirilmektedir". Alaeddin'in (S.332) " sulanan arazisi hububat ekimine ve bostan dikimine müsaittir. Çok tatlı ve hoş kokusu ile bir hususiyet taşıyan kavunları her yerde rağbet görmektedir. Az miktarda yetiştirilmiş olan bağları ve meyve ağaçları ancak kendi ihtiyaçlarını kollayacak kadardır. Suları mevcut ve toprağının verim kabiliyeti iyi olduğu halde sebze ve meyve bahçeleri yapılmasına heves edilmemiştir".
Ali Vehbi "Sanat hayatı" olarak şunları anlatıyor: " Çenberciler soy adı ile şöhret bulan Demirci Hüseyin Usta'nın ecdadından kalan demircilik sanatı, oğulları Hacı Ömer ve Hasan ile torunları Hüseyin, Ramazan ve Bayram taraflarından yaşatılmaktadır. Burada saban demiri, balta ,çapa gibi rençberlik aletleri imal edilerek pazarlarda satılmakta ve bilhassa etraf köylü çiftçileri de saban demirlerini burada yivileütüirmektedirler.
Eyüb-oğulları ve Kastancı Ali Usta tarafından kurulmuş olan keçecilik sanatı da halen torunları Hasan ve Ramazan taraflarından devam ettirilmektedir.
SİYASİ HAYAT
A. İlk Dönem: En eskilerden 1946 lara kadar
B. 1960 Sonrası
*17.XI.1963 Mahallî seçim=Muhtarlık,
4 sandık, 1.022 seçmen
850 kullandı, 756 geçerli.
* 2.06.1968 , Mahalli seçim,muhtarlık,
4 sandık, 1.132 seçmen
828 kullandı, 753 geçerli.
* 27.03.1994 Mahalli, Belediye Başkanlığı,
6 sandık, 1.932 seçmen,
1.836 kullandı ,% 95, 1.771 geçerli
ANAP: 700
SHP : 609
DYP : 447
RP 7
BBP 5
MHP 3
* 18.04, 1999 Mahallî,Belediye Başkanlığı Seçimi:
13 sandık, 2.516 seçmen,
2.259 kullandı,(% 89,8), 2.167 geçerli.
ANAP : 879
CHP 768
DYP 475
MHP 30
Genel Seçimler:
1946.
1950...
14.10.1973, Milletvekilliği : 5 Sandık
Kayıtlı Oy kullanan Geçerli AP CHP DP* MHP MSP
(1) 264 142 134 20 39 72 - 2
(2) 262 144 134 26 48 53 2 3
(3) 263 140 136 29 50 51 4 2
(4) 264 133 129 40 14 68 1 3
(5) 264 127 125 27 29 65 2 1
Toplam 1.317 696 658 142 180 309 9 11
* Demokratik Parti
* 12.10 1975 Cumhuriyet Senatosu 1/3 Yenileme:
(1) 270 155 154 51 78 19 - 6
(2) 276 139 134 49 67 14 - -
(3) 273 162 158 56 79 14 5 4
(4) 271 151 149 92 46 10 1 -
(5) 275 148 145 54 79 8 2 1
Toplam 1.365 755 740 303 349 65 8 11
*20.X.1991 Milletvekili :
kayıtlı oy kullanan geçerli DYP ANAP SHP RP DSP SP
(1) 296 264 254 47 135 58 3 10 1
(2) 286 252 244 62 95 73 2 10 2
(3) 288 253 233 59 96 64 1 11 2
(4) 287 258 246 44 84 100 5 12 1
(5) 301 263 253 58 99 83 2 10 1
869 391 278 258 52 83 94 10 18 1
Toplam 1.849 1.568 1.488 322 592 472 23 71 8
IV. BÖLÜM:
EĞLENCE-İDMAN=Spor
1. Avcılık:
"Alaeddin'in Sürek avı meşhurdur. Sibek Mustafa Çavuş, Kökçü Hasan, Ekti İsmail, Çınar Hasan-Hüseyin ve Kara Himmet gibi ünlü avcılar atlarına binerek besledikleri av köpekleri ile Ucarı ada bataklığında yaptıkları sürek avlarındaki muvaffakiyetleri iele büyük şöhret kazanmışlardır " (Ali Vehbi, 333).
Kaynakça:
1. Alaeddin Halkı;
2. Ali Vehbi (Aykota), Acıpayam, Ankara 1951 (yazılışı 1331=1915)
3. Devlet İstatistik Enstitüsü, Nüfus ve Seçim istatistikleri.
4. İstanbul Başbakanlık Arşivi,
5. Ankara, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi,
6. Öteki Arşivler.